İnsan yaşamında her yenidoğan bebek yeni bir umuttur, gelecektir. Bu umudun sağlıklı olarak doğması için annenin ve babanın; sağlıklı olması, gebeliği bilinçli olarak planlamaları, anne ve bebeğin sağlığı konularında yeterli bilgiye sahip olmaları gerekir. Gebelerin doğum öncesi dönemlerde alacakları eğitimin doğum ve doğum sonrasında anne ve bebek sağlığının korunması ve geliştirilmesinde katkıları yadsınamaz. Bu nedenle iyi planlanarak yürütülen ve herkesin kolayca ulaşabileceği doğum öncesi hazırlık sınıflarına ihtiyaç artmaktadır.

Anne adaylarına doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası anne ve bebek sağlığı ve bakımı konularında bilgi ve beceri kazandırarak sağlıklı bir gebelik sürecini geçirmeleri amacıyla oluşturulan Hamile Eğitim Biriminin (HEB) organizasyonu, uygulaması ve değerlendirilmesi amaçlı bu eylem araştırmasında; Birimde eğitimler Kocaeli Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniği yanında ayrılan odada Kasım 2004 tarihinde başlatılmıştır. Eylül 2005’e kadar sekiz hafta süren programlarına 3 grup halinde katılan 30 anne adayı çalışma kapsamına alınmıştır. Benzer gruplarda öntest-sontest düzeni olarak planlanan çalışma, kontrol grubunun eşleştirmesi sağlanmadığından tek grupta öntest-sontest düzenine ilişkin veriler değerlendirilmiştir.

Annelerin eğitim sonrasında kendilerinin ve bebeklerinin bakımı, gebelik ve doğum, gebelikte beslenme, yenidoğan ve bakımı, anne sütü ve emzirme, lohusalıkta aile planlaması konularında bilgilerinin yeterlilik durumları eğitim durumları eğitim öncesi göre önemli ölçüde artış göstermiştir (p<0.005). Normal doğum yapan 14 gebenin %78.5’inormal doğum esnasında solunum egzersizlerini etkili kullandıklarını ifade etmişlerdir. Annelerin %90’ı bebeklerini doğumdan en fazla iki saat sonra emzirmeye başlamışlar ve %76’sı bebeklerini altı ay süre ile yalnızca anne sütü ile beslemişlerdir. Doğum sonrasında etkin aile planlaması yöntemlerinden birini kullananların oranı %90’dır.

Çalışmanın sonuçları, Hamile Eğitim Biriminde verilen eğitimlerin bilgi düzeyinde en fazla olmak üzere, tutum ve uygulama düzeyinde de etkili olduğunu göstermektedir. Ancak çalışmanın sınırlılıkları göz önüne alınarak Birim faaliyetlerinin sürekli hale getirilmesi ve izlenmesi önerilmiştir.